Tax-IA Bulletin

Bulletin nr: 2019-46

To       : The clients and company web site

From   : Independent Advisors / Accounting & Tax

Date     : December, 4th 2019

Subject: Hasılat Esaslı Kazanç Tespit Uygulaması Başlıyor.

Bilindiği üzere safi kurum kazancı Kurumlar Vergisi Kanunu’na göre, gelir vergisine tabi ticari kazançlar da Gelir Vergisi Kanunu’na göre beyan usulüyle vergilendirilmektedir.

Gelir Vergisi Kanunu’na eklenen 113 ncü madde ile şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetiyle uğraşan mükellefler için kolaylaştırılmış bir vergilendirme yöntemi başlatılmıştır. Konuyla ilgili olarak 03/12/2019 tarih 30967 sayılı Resmî Gazete’ de Gelir Vergisi Genel Tebliği (Sıra No:309) yayımlanmıştır.

Tebliğde, detaylı bir şekilde, “Hasılat Esaslı Kazanç Tespiti Uygulaması” kapsamında, uygulamanın tanımı, yararlanabilecek mükellefler ve şartları, yararlanmaya ilişkin taleplerin değerlendirilmesi aşaması, örneklerle kapsama giren mükellefler için vergiye tabi kazancın hesaplanması, başka kazançların bulunması halinde özellikli durumlar, diğer indirim ve istisna uygulamalarının durumu, bu uygulamaya ilişkin şartların kaybedilmesi ve uygulamadan çıkış hususları hakkında açıklamalar yapılmıştır.

Şimdi 10 soru ve cevap ile ayrıntılara bakmak gerekirse;

1. Kimler Yararlanabilir:

Hasılat esaslı kazanç tespiti uygulamasından, şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetinde bulunan ve bu faaliyetlerinden kaynaklanan hasılatlarının tamamını elektronik ücret toplama sistemleri aracılığıyla elde eden gelir (kazançları basit usulde tespit edilenler dâhil) veya kurumlar vergisi mükelleflerinden bu hususta talepte bulunanlar yararlanabileceklerdir.

Hasılat esaslı kazanç tespiti uygulamasından faydalanılabilmesi için;

a) Uygulamadan yararlanmak isteyen mükelleflerin şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetinde bulunması,

b) Bu faaliyetlerden kaynaklanan hasılatın tamamının elektronik ücret toplama sistemleri aracılığıyla elde edilmesi,

c) Gelir veya kurumlar vergisi yönünden bağlı olunan vergi dairesine uygulamadan yararlanma hususunda yazılı olarak talepte bulunulması gerekmektedir.

2. Hasılatın bir kısmı nakden tahsil ediliyorsa sistemden yararlanabilir miyiz?

Şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetinde bulunan mükelleflerin bu faaliyetlerinden kaynaklanan hasılatlarının tamamının elektronik ücret toplama sistemi aracılığıyla elde edilmesi gerekmektedir, aksi durumda bu uygulamadan faydalanılamayacaktır.

3. Bu hasılata hangi oranda gelir veya kurumlar vergisi uygulanacaktır?

Şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetinde bulunan ve bu faaliyetlerinden kaynaklanan hasılatlarının tamamını elektronik ücret toplama sistemleri aracılığıyla elde eden mükelleflerden başvuruları vergi dairesi tarafından kabul edilenler, söz konusu faaliyetlerinden elde ettikleri gayrisafi hasılatlarının %10’unu bu faaliyetlerine ilişkin vergiye tabi kazanç olarak beyan edeceklerdir. Bir nevi götürü usul uygulamasıdır.

Hasılat esaslı kazanç tespiti usulünden faydalanan mükelleflerden 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 38 inci maddesi kapsamında hasılat esaslı vergilendirme usulüne göre vergilendirilenler, hasılat esaslı kazancın tespitinde bu faaliyetlerine ilişkin hesapladıkları katma değer vergisi dâhil tutarı gayrisafi hasılat tutarı olarak dikkate alacaklardır.

4. Sisteme girmek zorunlu mu? İstenirse Çıkılabilir mi?

Şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetine ilişkin kazançları hasılat esaslı kazanç tespiti usulüne göre hesaplanan mükellefler, bu usule geçtikleri tarihten itibaren iki yıl geçmeden bu usulden çıkamayacaklardır.

Bu usulden çıkmak isteyen mükellefler, iki yıllık sürenin tamamlanması kaydıyla, gelir veya kurumlar vergisi yönünden bağlı bulundukları vergi dairesine verecekleri dilekçelerine istinaden, takip eden yılın başından itibaren hasılat esaslı kazanç tespiti usulünden çıkabileceklerdir.

5. Uygulamadan çıkarılma şartları nelerdir? Ceza yenirse ne olur?

Hasılat esaslı kazanç tespiti uygulamasından yararlanan mükellefler hakkında, bu uygulamadan yararlandıkları dönemlerle sınırlı olmak üzere, bir takvim yılı içerisinde iki kez Vergi Usul Kanunu 353. Maddesi uyarınca, özel usulsüzlük cezası kesilmesi halinde, bu mükellefler cezanın kesildiği ve takip eden iki takvim yılı boyunca bu uygulamadan yararlanamazlar. Söz konusu mükellefler anılan fıkralar uyarınca ikinci cezanın kesildiği takvim yılının başından itibaren hasılat esaslı kazanç tespiti uygulamasından çıkarlar.

6. Başka gelir unsurları da varsa uygulama nasıl olacaktır?

Hasılat esaslı kazanç tespiti usulüne geçen mükelleflerin şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetleri yanında vergiye tabi başkaca faaliyetlerinin veya kazanç ya da iratlarının bulunması halinde, şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetlerine ilişkin gider veya maliyetlerini, vergiye tabi diğer kazanç veya iratlarının tespitinde dikkate almaları mümkün değildir. Bu mükellefler, diğer faaliyetlerinden dolayı elde ettikleri kazanç veya iratları nedeniyle bu madde hükmünden de faydalanamayacaklardır.

7. Başka gelir unsurları da varsa ortak giderler nasıl hesaplanacak?

Şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyeti ile bu kapsama girmeyen işlerin birlikte yapılması halinde müşterek genel giderler, bu faaliyetler ile ilgili olarak cari yılda oluşan maliyetlerin toplam maliyetler içindeki oranı dikkate alınarak dağıtılacaktır. Bu dağıtım sonucunda müşterek genel giderlerden şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetine düşen pay, diğer faaliyetlere ilişkin vergiye tabi kazancın ve gelir ya da kurumlar vergisi matrahının tespitinde dikkate alınmayacaktır.

8. Kayıt veya muhasebede özellikle dikkat edilmesi gereken hususlar nelerdir?

Hasılat esaslı kazanç tespiti usulüne geçen ve şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetleri yanında vergiye tabi başkaca faaliyetleri de bulunan mükelleflerce, söz konusu uygulama kapsamında bulunan ve bulunmayan faaliyetlerine ilişkin hasılat, maliyet ve gider unsurlarının ayrı ayrı izlenmesi, uygulama kapsamındaki faaliyete ait hasılat, maliyet ve gider unsurlarının, diğer faaliyetlerle ilişkilendirilmemesi ve kayıtlarının da bu ayrımı sağlayacak şekilde tutulması gerekmektedir.

9. Başka meslek grupları da buna benzer bir uygulamaya tabi olacak mı?

Uygulama, 7186 sayılı Kanun ile sadece şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetiyle uğraşanlar için öngörülmüştür. Kanunun madde gerekçesine göre vergi uygulamalarının basitleştirilmesi, mükellefin vergiye uyum maliyetlerinin azaltılması amaçlanmıştır. Bu uygulamanın başka meslek kollarına yaygınlaştırılması için Yasal değişiklik gerekmektedir. 7186 sayılı Kanun’un TBMM’ye sevk edilen teklif metnine göre sadece şehir içi yolcu taşımacılığı için değil Cumhurbaşkanı’nca belirlenen tüm sektörler için bu uygulama öngörülmüştü. Fakat madde Plan ve Bütçe Komisyonu’nda sadece şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetine uygulanmak üzere revize edilmişti.

10. Uygulamaya geçmek mantıklı mı?

Bu uygulama her mükellefin kendi maliyet ve gelir hesaplarını analiz ederek verebileceği bir karardır. Bu yüzden geriye doğru 5-10 yıllık kar-zarar-maliyet hesaplarının mali danışmanlarınızla tetkik edilerek karar verilmesini tavsiye ediyoruz.

Konuyla ilgili diğer gelişmeleri de sizlere duyurmaya devam ediyor olacağız.

Bu konuyla ilgili herhangi bir sorunuz için vergi ve muhasebe uzmanlarımıza danışabilirsiniz.

Saygılarımızla,

Tax-IA Bulletin

Bulletin nr: 2019-44

To       : The clients and company web site

From   : Independent Adviosors / Inovation | Incentives

Date     : December, 2nd 2019

Subject: Rekabetçi Sektörler IPA Programı Proje Başvuru Kurgusunda Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar

IPA (Rekabetçi Sektörler) projeleri genelde Teknik Destek (TA) ve Bina/Ekipman (Supply) kısmından oluşan üniversite, kamu idareleri, dernekler, üst yapı kuruluşları vb tarafından başvuru yapılabilen ortalama 5 Milyon EURO civarı bütçeleri olan %85’i AB tarafından desteklenen geri ödemesiz desteklerle bölgesel kalkınmaya müdahale araçlarıdır.

30 Ekim 2019 tarihli anlaşma (https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2019/11/20191129-1.pdf) ile IPA fon finansmanı devam etmektedir. Bu anlaşmanın uygun bulunduğuna dair 1811 numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararı 29 Kasım 2019 tarihinde Resmî Gazetede yayımlanmıştır. Önümüzdeki dönemde yeni çağrılar ile bu fonlar kullandırılacaktır. Fon çerçevelerinden daha etkin faydalanmak için şimdiden bazı önemli noktalara değinmekte fayda vardır.

Proje başvuru sayıları göz önüne alındığında kaynak kısıtlı olduğu için kabul oranları düşük olmaktadır. Bu sebeple bu projelerde yapılan bazı hatalar ve avantaj sağlayacağını düşündüğümüz bazı konular aşağıdaki gibi özetlenebilir:

  1. Sürdürülebilirlik en önemli konular arasındadır. Proje yatırımı sonrasında 5 yıl izleniyor ve yatırım sürdürülebilir olmazsa faydalanıcı kuruluşun ya kendi bütçesinden karşılaması veya yatırımı iade riskini alabilmesi gerekiyor. Bu bağlamda taahhüt edilecek bütçe oldukça önemli bir gösterge oluyor.
  2. Projenin hazırlanma süresi her ne kadar az olsa da tüme varımla bir talep tahmini önemli. (Anket, birebir görüşme vb.) Sektör/İl raporları ile tümden gelimle talep tahminleri yetersiz kalıyor. “Proje içinde daha detaylı irdeleyeceğiz” demek mümkün ama önceden iyi bir analiz verebilen proje doğrudan öne geçiyor.
  3. Verilecek hizmetlere ilişkin fiyat tahminlerinin yapılması önemli. Bu talep potansiyeli ve tahmini ile ilişkilendirilebildiğinde sürdürülebilir olduğunun ispatı açısından önemli. Hatta fiyatların potansiyel alıcı kitlesine sorulup görüşlerin proje önerisine yansıtılması projeyi öne geçiriyor.
  4. Sürdürülebilirlik ve talep ile bağlantılı olarak proje ortaklıkları önemli. Genel olarak aynı ildeki kurumların ortaklık yaptığı projeler, talep potansiyelini artıran farklı illerden ortaklıklara göre zayıf kalıyor.
  5. Kalkınma ajansları bu projelerde önemli oyunculardan birisi, ancak yönetmelikler gereği proje sonrası aşamada devam edemeyecekleri için, başvuran faydalanıcı (ERA) olmaları; proje çok iyi olsa bile, önemli temel bir sorun oluyor. Kalkınma ajanslarının proje yürütme desteği dışında ilave rol üstlenmemeleri, projede kaldıraç etkisi yaratıp çıkış yapmaları önemli.
  6. Üniversitelerin başvurucu olduğu bazı projelerde talep edilen laboratuvar ekipmanlarının proje aktiviteleri ile zayıf ilişkilendirilmesi puan kaybına neden oluyor.
  7. Projelerde tematik odaklanma projeyi ön plana çıkartıyor. Mesela “genel anlamda girişimciliği geliştirmek” yerine “orta yaş girişimcisi hızlandırma programı” veya “Yüksek teknoloji girişimciliği erken sermaye yatırımına yönelik hızlandırma programı” gibi temalar kurgu açısından olumlu yönde ayrıştırıcı oluyor.

Bu yazıda en göze çarpan konuları belirtmeye çalıştık, elbette liste bunlarla sınırlı olmayıp başka değerlendirmeler de dahil edilebilecektir. İlerideki yazılarımızda değinmeye çalışacağız

Konuyla ilgili diğer gelişmeleri de sizlere duyurmaya devam ediyor olacağız.
Saygılarımızla,

Tax-IA Bulletin

Bulletin nr: 2019-43

To       : The clients and company web site

From   : Independent Advisors / İnovasyon & ArGe

Date     : November, 29th 2019

Subject:  Türkiye Ar-Ge İstatistikleri

Ar-Ge: Nereden Nereye…

TÜİK Türkiye Ar-Ge istatistiklerini yayımladı. Bu bültenimizde size bu konuda bilgi sunacağız.

Türkiye’de ekonomi camiasının daha sağlam ve sürdürülebilir bir gelecek için en sık kullandığı, vurgu yaptığı konuların başında Ar-Ge ve Ar-Ge’ye dayalı katma değer artışı gelir. Nereden bakarsanız 30 yıldır gazete yazılarının, üst düzey devlet yetkililerinin konuşmalarının, ekonomik planların içinde sürekli olarak ar-ge’ye daha fazla yatırım yapılması gerektiğine işaret edilir.

Bu çağrı ve çalışmalar 2003 yılından itibaren (ve bilhassa 2003-2008 döneminde) Ar-Ge harcamalarının hızla artması ile sonuçlandı.

Son açıklanan TÜİK verilerine göre 2018 sonunda Ar-Ge harcamalarının GSYİH’deki payı %1.03 olarak gerçekleşti. Bu şimdiye kadar Türkiye ekonomisinin ulaştığı en yüksek Ar-Ge düzeyi.

Bu oran 2003 yılında %0.47 idi. Aradaki 14 yıllık dönemde en hızlı iyileşme özel sektörün Ar-Ge harcamalarında yaşandı. Özel sektör Ar-Ge harcamalarının 2003’te %0.11 olan GSYİH’deki payı, 2018’de %0,6’ya çıktı. 2003’te toplam Ar-Ge harcamalarının yüzde 23’ü özel sektör tarafında yapılırken, bu oran 2018’de yüzde 59’a çıktı.

2018’de yapılan Ar-Ge faaliyetlerinin parasal karşılığı 8.2 milyar USD. Sadece parasal değer olarak değil, insan kaynağında da bu iyileşmenin emareleri açık. 2003’te 38 bin olan tam zaman eşdeğeri personel sayısı 2018 sonunda 172 bini aştı.

Ancak bu olumu seyre bakıp Ar-Ge konusunda istediğimiz seviyeye geldik demek mümkün değil. Birkaç nedenle…

  • %1.03’lük pay Türkiye’ye katma değerli üretim ve ihracatta sınıf atlatmaktan uzak bir düzey.
  • İkincisi benzer bir periyodda bizden çok daha iyi performans gösteren ülkeler var.
  • Üçüncüsü, Ar-Ge yolculuğun henüz başlarında olduğumuz için henüz bunun meyvelerini toplamaya tam olarak başlamadık. Yani bu işe para yatırıyoruz ama getirisi için biraz daha beklemeliyiz. Sonuncusu ve belki de en önemlisi, Ar-Ge henüz özel sektörün çok küçük bir kısmında farkındalığı olan ve yatırım yapılan bir alan. Bunun en güzel örneği Türkiye’nin en büyük şirketlerinin sıralandığı İSO-500

2018’in İSO-500 listesindeki şirketlerin içinde Ar-Ge harcaması yapanların sayısı 276 oldu. 2012’de sayı 225 iken, 2016 hariç her yıl arttı ve şimdi 276’ya ulaştı. Yani bu şimdiye kadar ulaşılmış en yüksek sayı. Türkiye’nin en büyük şirketlerinin neredeyse yarısı hiç Ar-Ge yapmıyor. İnanması güç ama bu bir realite.

Başka bir açıdan bakınca şunu diyenler de çıkabilir: “En büyükler arasına girmek için Ar-Ge’ye ihtiyacınız yok”. Böyle düşünenler varsa; yolları açık olsun.

Türkiye’de durumun şu anda böyle olması bundan sonra da bu şekilde devam edeceği anlamına gelmiyor. Küresel rekabette geri kalmak istemiyorsak ya bilinçli olarak, proaktif stratejiler izleyeceğiz; ya da şartlar bizi bir süre sonra değişmeye zorlayacak. Üçüncü ihtimal ise vasatlık.

Ar-Ge ile ilgili güncel durumu görebilmek adına elimizdeki en nitelikli araştırma Turkishtime dergisine ait. Turkishtime 2013’ten beri Türkiye’nin en fazla Ar-Ge yatırımını yapan 250 firmayı, yapılan harcama, cirodan pay, alınan patent, yapılan tasarım, istihdam edilen personel gibi farklı açılardan analiz ediyor. Araştırmanın 2018 sonuçları şunları söylüyor:

Ar-Ge’nin cirodan aldığı paya göre yapılan sıralamada, 50. sırada pay %6’ya, 100. sırada pay %2.6’ya geriliyor. Yani Türkiye genelinde, cirosunun yüzde 6’dan fazlasını Ar-Ge’ye ayıran şirket sayısı sadece 50; cirosunun yüzde 2.6’dan fazlasını Ar-Ge’ye ayıran şirket sayısı sadece 100. Bu son derece düşük bir sayı.

TL bazında yapılan harcama kriterine göre sıralama yapıldığında ilk 10 sırada savunma, havacılık ve otomotiv ön planda iken, ilk 50’de otomotiv ve elektronik şirketleri öne çıkıyor. Oysa dünyada kimya, ilaç ve bilişim ön sıralarda yer alıyor.

Turkishtime listesinde çok sayıda bilişim ve yazılım şirketi var ve bunlar cirolarının büyük kısmını yeniden Ar-Ge’ye yatıran şirketler. Ama ölçek olarak henüz büyümedikleri için yaptıkları harcama henüz bu şirketleri liste başına çıkaramıyor.

Gelelim gelecek hedeflerine…

  1. Kalkınma Planı 2023 sonunda Ar-Ge’nin GSYİH’deki payını %1.8’e taşımayı, tam zamanlı Ar-Ge personel sayısını 300 bine çıkarmayı hedefliyor. Şu anda yüzde 59 olan özel sektörün ar-ge’deki payının da 2023’de yüzde 67’ye ulaşması bekleniyor.

Bu hedeflere ulaşmak için belirlenen araçlar iki temel alan üzerine yoğunlaşıyor. Bir, Ar-Ge harcamalarının desteklenerek artırılması; iki, yapılan harcamaların sonuçlarının ticarileştirilebilmesi.

Ticarileştirme zayıf olduğumuz alanlardan biri. Eskiden patent ve model üretilmiyor derdik. Şimdi alınan patent sayısında gayet ciddi bir artış olmasına rağmen hem hala gidecek yolumuz var; hem de mevcut patentleri üretime ve nakde çevirmede yeterli değiliz.

Sözün özü şu: Ar-Ge konusunda hem devlet hem özel sektör eskisinden çok daha bilinçli ve istekli. Yapılan harcamalarda da istenilen kadar olmasa da artış devam ediyor. Önümüzdeki yıllarda ayağı gazdan hiç çekmeden daha büyük bir iştahla özel sektör öncülüğünde bu yolda devam edilmesi gerekiyor. Ar-Ge için “harcama” değil, meyveleri yıllar sonra alınacak bir “yatırım” demek daha doğru.

Belki şu grafik son paragrafı daha iyi anlatmaya yardımcı olur.

Teşekkürler, H. Bader Arslan, Dünya Gazetesi, 28.11.2019

Diğer yandan gelecek hedeflerine ulaşmada özellikle patentlerin ticarileşmesinin hızlandırılması ve girişimlere yatırımların iyileştirilmesine yönelik yakında devlet tarafında da yeni programlar duyacağız

Bu duyurumuzla ilgili her türlü soru ve görüşünüz için bize bilgi veriniz.

Son söz; ülkemizde ArGe ve inovasyon alanında çok cömert vergi ve mali teşvikler bulunmaktadır. Bu teşviklerin analizi, ArGe&Tasarım Merkezi analizi, kurulması, sürdürülebilirliği, fiskal teşviklerin check-up işlemine tabi tutulması, uluslararası veya kurumsal iş birliklerine hız kazandırılması, paylaşımlı ve sipariş üzerine ArGe yapılması, Teknokent süreçleri, uluslararası fonlara başvurular, ulusal fonlara erişim, buluşların ödüllendirilmesi, kurum içi inovasyon kültürünün artırılması, üniveriste Sanayi İşbirliklerinin nitlelikli hale getirilmesi ve akademiye erişim, üniversite çekirdek projeleri veritabanlarına erişim ve açık inovasyon kapsamında girişimci veritabanlarına erişim konularındaki fırsatlar ve  farkındalık oluşturmak için bize başvurunuz.

Konuyla ilgili diğer gelişmeleri de sizlere duyurmaya devam ediyor olacağız.

Saygılarımızla,

Tax-IA Bulletin

Bulletin nr: 2019-42

To       : The clients and company web site

From   : Independent Advisors / Tax & Customs

Date     : November, 28th 2019

Subject:   Dahilde İşlemede İlave Süre Başvuruları

28 Kasım 2019 tarihli Resmi Gazete’de Dahilde İşleme Rejimi Tebliğinde (İhracat: 2006/12) Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (İhracat: 2019/8) yayımlanmıştır.

Özet olarak Dahilde İşleme Tebliği, ihraç edilen işlem görmüş ürünün elde edilmesinde kullanılan, ithali vergiye tabi eşyalara uygulanacak dahilde işleme tedbirlerini kapsamaktadır. Dahilde işleme tedbirleri şartlı muafiyet sistemi ve geri ödeme sisteminden oluşur.

Tebliğde ayrıca eşdeğer eşya kullanımı, yurt içi alımların hangi hallerde yapılabileceği, teminat verilmesi, indirimli teminat uygulaması, dahilde işleme izin belgesinin verilmesine ilişkin usul ve esaslar ile belgenin kapatılması, idarece uygulanacak tedbirler, denetim ve süre konuları ayrıntılı olarak düzenlenmektedir.

Tebliğin 20 nci maddesine göre;

(1) Dahilde işleme izin belgesinin/dahilde işleme izninin süresi sektörüne göre azami 12 (oniki) aya kadar tespit edilebilir.

(2) Ancak, gemi inşaa, komple tesis v.b. ile üretim süreci 12 (oniki) ayı aşan ürünler ve savunma sanayi alanına giren ürünlerin ihracına ilişkin düzenlenen belgenin/iznin süresi, proje süresi kadar tespit edilebilir.

(3) Sürenin başlangıcı, dahilde işleme izin belgesinin/dahilde işleme izninin tarihidir. Süre sonu ise, belge/izin süresi (ek süre, haklı ve mücbir sebep ile fevkalade hallere ilişkin süreler dahil) bitiminin rastladığı ayın son günüdür.

Tebliğin 4. bölümünde hangi hallerde ek süre verilebileceği hususu ise 6. Bölümünde ise ihracat taahhüdünün kapatılması ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Yapılan bu değişiklikle;

  • 28 Kasım 2019 tarihinden önce
  • Düzenlenmiş ihracat taahhüt hesabı henüz kapatılmamış dahilde işleme izin belgeleri/dahilde işleme izinleri
  • İhracat taahhüt hesabı müeyyideli olarak kapatılmış ancak müeyyidesi kısmen de olsa tahsil edilmemiş olan dahilde işleme izin belgeleri/dahilde işleme izinleri sahipleri;
  • 28 Kasım 2019 tarihinden itibaren 6 (altı) ay içerisinde Ticaret Bakanlığa müracaatta bulunulması kaydıyla,
  • Bu müracaatın uygun görüldüğü tarihten itibaren belge/izin orijinal süresinin yarısını geçmemek üzere ilave süre verilebileceği hüküm altına alınmıştır.

Konuyla ilgili ayrıntılı bilgi almak isteyenler, aşağıdaki adreslerimizden ofislerimize ulaşabilirler.

Saygılarımızla,

7192 SAYILI KANUN NELERİ DEĞİŞTİRDİ?

7192 Sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, 22 Kasım 2019 tarih ve 30956 sayılı Resmî Gazetede yayımlanmıştır.

Yürürlük ve yürütme maddeleri dâhil, 19 maddeden oluşan Kanun ile;

  • 5411 sayılı Bankacılık Kanunu,
  • 5464 sayılı Banka Kredi Kartları ve Kredi Kartları Kanunu,
  • 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun ve
  • 6493 sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanunda değişiklik yapılmıştır.

Peki, yapılan bu değişiklikler ile neler değişti?

Aşağıda bu değişikliklere özet bir şekilde yer verdik.

7192 Sayılı Kanun’la Yapılan Değişiklikler:

Söz konusu Kanun ile yapılan düzenlemeler özetle aşağıdaki gibidir:

– Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun (BDDK) 6493 sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun kapsamındaki görev ve yetkilerinin Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına (TCMB) devredilmesi nedeniyle ödeme kuruluşları ve elektronik para kuruluşları, BDDK tarafından katkı payı alınabilecek kuruluşlar arasından çıkarılmıştır.

– TCMB’nin ödemeler alanında yetkili tek otorite haline gelmesi ile banka kartları ve kredi kartlarına ilişkin takas ve mahsup faaliyetlerinin BDDK’nın yetki alanında kalmasının istisnai bir durum yaratacağı değerlendirilerek, ödeme sistemi faaliyeti olan “takas ve mahsup” faaliyetlerine ilişkin ifadeler 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu metninden çıkarılmıştır.

– Ödeme ve elektronik para kuruluşlarının Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı (MASAK) yükümlülük uyum-ihlal denetiminin TCMB tarafından yapılması gerektiği değerlendirildiğinden, 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanunda belirtilen ve bu kuruluşların denetimini yapabilecek denetim elemanlarına TCMB Denetçi ve Uzmanları eklenmiştir.

– Ödeme ve elektronik para kuruluşlarının mesleki faaliyetlerinin kolaylaştırılması ve sistemin daha sağlıklı işlemesi amacıyla Türkiye Ödeme ve Elektronik Para Kuruluşları Birliğinin kurulmasına ve söz konusu Birliğin görev, yetki ve organlarının teşekkülüne ilişkin gerekli usul ve esasların belirlenmesine ve Birliğin gelir-gider, çalışma esasları ve faaliyetlerinin kapsamının Cumhurbaşkanı kararı ile çıkarılacak statü ile belirlenmesine yönelik düzenleme yapılmıştır.

– 2018 yılında çek takası faaliyetlerine ilişkin görevi sona eren ve kamu tüzel kişiliği kaldırılan Bankalararası Takas Odaları Merkezine Kanunda tanınan muafiyete ilişkin düzenleme Kanun metninden çıkarılmıştır.

– TCMB’nin; gözetim yetkisinin sistemin çalışmasıyla yakından ilgili tüm tarafları kapsamasına, kuruluşların gerçekleştirdiği bütün işlemlere ilişkin kayıt, bilgi ve belgeyi gerekli gördüğü durumlarda anlık ve işlem bazında talep edebilmesine ve sistemik öneme sahip kurulmuş ve kurulacak sistem işleticilerine hissedar olabilmesine yönelik düzenleme yapılmıştır.

– Sistem işleticisinin katılımcılardan teminat talep edebilmesine ve sermaye piyasası araçları dışındaki teminatları sayılan ön şartları yerine getirme yükümlülüğü olmaksızın nakde çevirebilmesi ve kullanabilmesine imkan tanınmıştır.

– 6493 sayılı Kanun kapsamında yürütülen hizmetler bakımından BDDK’nın ikincil düzenleme yapma yetkisi TCMB’ye verilmiştir.

– Ödeme hizmetlerinin tesis edilmesi, ödemeler alanını olumsuz etkileyebilecek durumlarda TCMB’ye gerekli işlemleri yapma yetkisi verilmesi ve ödeme hizmet sağlayıcılarının 6493 sayılı Kanun kapsamında taraf oldukları hukuki ilişkilere ilişkin usul ve esasların TCMB tarafından belirlenmesi yönünde düzenleme yapılmıştır.

– Münhasıran hesap bilgisi sağlama faaliyetini sunacak ödeme kuruluşlarının; pay senetlerinin nakit karşılığı çıkarılması, tamamının nama yazılı olması ve asgari sermaye yükümlülüğünden muaf tutulmasına, ödeme hizmet sağlayıcısındaki verilerin başka bir ödeme hizmet sağlayıcı ile paylaşılmasına ilişkin usul ve esasların TCMB tarafından belirlenmesine ilişkin düzenleme yapılmıştır.

– Ödeme ve elektronik para kuruluşlarının sahip olduğu elektronik paralar ile yapılan işlemlerin TCMB’ce belirlenecek büyüklüğe ulaşması durumunda 6493 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilebilmesine ve kuruluşların ödeme hizmetlerine dair yürüttüğü işlemlerin kredi verme faaliyeti olarak değerlendirilebilmesine ilişkin TCMB’ye yetki verilmesi hüküm altın alınmıştır.

– Elektronik para kuruluşlarının bankalara yatırdıkları fonların, bankalarca TCMB nezdinde bloke edilmesi uygulaması 6493 sayılı Kanun metninden çıkarılmıştır.

– TCMB’ye; 5411 sayılı Bankacılık Kanunu kapsamındaki bankalar ile Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi (PTT)’nin 6493 sayılı Kanun kapsamındaki faaliyetlerinin denetimi konusunda yetki verilmiştir.

– TCMB’ye; kuruluşların gerçekleştirdiği bütün işlemlere ilişkin kayıt, bilgi ve belgeyi, gerekli gördüğü durumlarda anlık ve işlem bazında talep edebilme yetkisi verilmiştir.

– 6493 sayılı Kanunun 12 nci maddesi kapsamında ödeme emri başlatma ve çevrimiçi platformlarda sunulma hizmetini yerine getiren ödeme hizmeti kuruluşlarının faaliyet izni almaları için 1 yıl, birliğe üye olunması için Birliğin faaliyete geçmesinden itibaren 1 ay ve TCMB’ye değişikliklere uygun yönetmelikleri çıkarması için l yıl süre tanınması hüküm altına alınmıştır.

Kanunla yapılan değişikliklerin nirengi noktasını, daha önce BDDK bünyesinde olan düzenleme ve denetim yetkilerinin TCMB’ye devredilmesi olduğu görülmektedir.

Kanun Ne Zaman Yürürlüğe Girecek?

Kanunun “Türkiye Ödeme ve Elektronik Para Kuruluşları Birliği” başlıklı 15 inci maddesi Kanunun yayım tarihinden 6 ay sonra, diğer hükümleri ise 01.01.2020 tarihinde yürürlüğe girecek.

Bu duyurumuzla ilgili her türlü soru ve görüşünüz için bize bilgi veriniz.

 

Konuyla ilgili diğer gelişmeleri de sizlere duyurmaya devam ediyor olacağız.

 

Saygılarımızla,

Tax-IA Bulletin

Bulletin nr: 2019-40

To       : The clients and company web site

From   : Independent Advisors / İnovasyon & ArGe

Date     : November, 25th 2019

Subject:  1501 ve 1507 Programlarında Yeni Ön Kayıt Tarihleri Hk

TÜBİTAK Teknoloji ve Yenilik Destek Programları Başkanlığı (TEYDEB) destek programları ile sağlanan kamu kaynaklarının ülke ihtiyaçları ve ulusal hedeflere yönelik daha etkin kullanımının sağlanması amacıyla, 1501 Sanayi Ar-Ge Destek Programı ve 1507 KOBİ Ar-Ge Başlangıç Destek Programı 2020 yılı Ocak ayından başlayarak yılda 2 kez açılacak bütçe esaslı çağrılarla yürütüleceği belirtilmişti.

Bu değişiklik öncesinde; 1501 Programı ve 1507 Programı kapsamında kuruluşların, ön kayıt sürecini aşağıdaki takvime uygun yürütmesi gerekmektedir:

  • Ön kayıt evrakı 16 Aralık 2019 tarihine kadar TÜBİTAK’a ulaştırılmalıdır.
  • Ön kayıt evrak eksiği olması durumunda TÜBİTAK kuruluşlara bilgilendirme yapar. Söz konusu eksiklikler 27 Aralık 2019 tarihine kadar tamamlanmalıdır.
  • Ön kayıt onayı alan kuruluşların ise proje önerilerini 31 Aralık 2019 tarihine kadar PRODİS üzerinden göndermesi gerekmektedir.

1 Ocak 2020 tarihinden itibaren ön kayıt ve proje başvuru işlemleri açılacak çağrılar kapsamında yapılacaktır.

Detaylı bilgi için;

Bu duyurumuzla ilgili her türlü soru ve görüşünüz için bize bilgi veriniz.

Konuyla ilgili diğer gelişmeleri de sizlere duyurmaya devam ediyor olacağız.
Saygılarımızla,

Tax-IA Bulletin
Bulletin nr: 2019-39
To : The clients and company web site
From : Independent Advisors/ Tax
Date : November, 22nd 2019
Subject: 7193 sayılı Dijital Hizmetler Vergisi Kanunu Hakkında

24.10.2019 tarihinde TBMM’ye sevk edilen Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ve Bazı Vergi Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi Plan ve Bütçe Komisyonu’nun ardından Genel Kurul’da görüşülmüş ve 21.11.2019 tarih ve 7193 sayılı Kanun olarak kabul edilmiştir. Resmî Gazete’de yayımlanması ile birlikte yürürlüğe girmesi beklenmektedir. Kısa kısa;

  • Kanun Teklifi 128 sıra sayısıyla 27nci Yasama Döneminin üçüncü yılında TBMM’de görüşülmüştür.
  • Kanunun genel gerekçesi ve Plan ve Bütçe Komisyonu’nda değişen maddelerine aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz. https://www.tbmm.gov.tr/sirasayi/donem27/yil01/ss128.pdf
  • Kanun Teklifi Ak Parti’li 99 imza sahibinin imzasıyla TBMM’ye sevk edilmiştir.

Konuyla İlgili Önceki Bültenlerimiz

Kanun teklifinin içeriğiyle ilgili olarak 22 Ekim 2019 tarihli 2019-26 numaralı bültenle, sonrasında Meclis’e sevk edilen Teklifte yapılan ilave düzenlemeler ve değişiklikler ile ilgili olarak 24 Ekim 2019 tarihli 2019-27 numaralı bültenimizle ve son olarak TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda yapılan değişiklikler ile ilgili olarak da 5 Kasım 2019 tarih ve 29 numaralı bülten ile ilave bilgiler vermiştik.

Kanunun genel gerekçesine göre;

Dijital hizmet vergisi ihdası ve buna bağlı esasların düzenlenmesi; genel bütçe geliri olarak tahsil edilmek üzere konaklama vergisi ihdas edilmesi, yüksek gelir gruplarından daha fazla vergi alınması, sporculara yönelik vergi düzenlemeleri yapılması, Türkiye sınırları içinde bulunan ve emlak vergisine esas bina vergi değeri veya Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünce belirlenmiş değeri 5 milyon TL ve bu tutarı aşan mesken nitelikli taşınmazlardan ‘Değerli Konut Vergisi’ alınması, faaliyet ve görev alanı kapsamında yer alan tarımsal ürünlerle ilgili olmak üzere, üretimin yetersiz olması nedeniyle ürün fiyatlarında meydana gelebilecek olağanüstü dalgalanmalar gibi acil durumların önlenmesi veya ürünlerde fiyat istikrarının sağlanması amacıyla ilgili bakanın onayı ve Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğünün ithalat yoluyla yapacağı tarımsal ürün alımları ile buna ilişkin hizmet alımlarının ceza ve ihalelerden yasaklama hükümleri hariç 4734 sayılı Kanuna tabi olmaması; 2020-2022 Yeni ekonomi programında yer alan bütçe büyüklükleri ve bütçe dengesi çerçevesinde oluşan finansman ihtiyacının karşılanması ve Hazine nakit rezerv düzeyinin artırılması amacıyla sene başında yılı Bütçe Kanunu ile belirlenen net borç kullanım tutarının artırılması, 5510 sayılı Kanun kapsamında aylık bağlananlara yersiz olarak ödenen tutarların terkininin sağlanması; Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu ile ilgili esasların belirlenmesi, vergi müfettişi istihdamını genişletme yönünde düzenleme yapılması amaçlanmıştır. Ek : 1

Yasalaşma Süreci

  • Kanun teklifi 18 sayfa 54 madde ve 8353 kelime iken kanunlaşan metin 18 sayfa 54 madde ve 8430 kelimeden oluşmaktadır. Teklif metninde yer alan 2 madde Genel Kurul’da çıkarılmış yerine 2 madde eklenmiştir.
  • Kanun Genel Kurul’da büyük ölçüde Plan ve Bütçe Komisyonu’ndan geldiği şekliyle kabul edilmiştir.
  •  Bilindiği üzere Kanun teklifi TBMM Plan ve Bütçe komisyonundan geçmiş ve 2/2312 Esas numaralı Rapor olarak yayımlanmıştı. Komisyonda 3 oturumda uzun bir mesai ile 29 saat görüşme yapılmış olup yazılan 661 sayfa görüşme tutanağı TBMM web sayfasından incelenebilmektedir.

https://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/komisyon_tutanaklari.goruntule?pTutanakId=2405

  • Komisyonda geçen bu uzun görüşmelerde, spor hakemlerine yönelik istisna ile, kontratı devam eden sporculardan alınacak gelir vergisine yönelik bir miktar lehe düzenleme yapılmış, konaklama vergisinde nispi vergi oranı yerine maktu tutarlar belirlenmiş ve ilave vergi yükü yaratan diğer vergiler ile ilgili önemli bir revizyon yapılmamıştı.
  • Komisyonda yapılan değişiklikleri italik olarak aşağıda sizler için özetlemiştik. Bu kez Genel Kurul’da yapılan değişiklikleri de takip kolaylığı olması açısından her bir maddenin altına ayrıca ekliyoruz.
  • Ekte yer alan teklif edilen metin ve 7193 sayılı Kanun metninde yapılan temel farklılıklar renklendirilerek gösterilmiştir. Genel Kurulda yapılan eklemeler Kanun metninde koyu olarak, yazım veya ifade değişiklikleri boyalı olarak, çıkarılan ifadeler kırmızı olarak işaretlenmiştir. Sunulan Taslak Kanun metninde Plan ve Bütçe
    Komisyonunda yapılan değişiklikler koyu olarak, Genel Kurul’da yapılan yazım veya ifade değişiklikleri boyalı olarak, çıkarılan ifadeler ise kırmızı olarak işaretlenmiştir. Şimdi ayrıntılara geçelim

Yapılan Değişiklikler

  • %7,5 oranında alınacak olan dijital hizmet vergisi, (bu verginin mükellefleri Türkiye’de dijital hizmet sağlayıcıları olacak ve bunların, Türkiye’de işyeri ve daimî bir temsilcisinin olup olmamasına bakılmayacaktır.) Söz konusu vergi OECD ülkelerinin getirdiği ve Google Tax olarak anılan vergiye benzemekte olup, oran olarak biraz daha yüksektir. Dünya çapında 750 milyon EURO ve Türkiye’de 20 milyon TRY’den düşük cirosu olanlar bu vergiden muaf olacaktır.
  • Plan ve Bütçe Komisyonunda Kanun Teklifinin 1nci maddesinin 2nci fıkrasında yapılan değişiklikle birinci fıkrada sayılan hizmetlere yönelik dijital ortamda verilen aracılık hizmetlerinin sadece dijital hizmet sağlayıcıları tarafından verilmesi durumunda vergiye tabi olduğu hususu netleştirilmiştir.
  • Genel Kurul’da ise esaslı bir değişiklik yapılmamış olmakla birlikte, Kanun’da sayılan hizmetlere yönelik dijital ortamda dijital hizmet sağlayıcıları tarafından verilen aracılık hizmetlerinden elde edilen hasılatların da dijital hizmet vergisine tabi olduğu özellikle yazılmıştır.
  • 2019 yılı gelirleri dahil, en son dilimi %40’a çıkacak olan yeni gelir vergisi tarifesi, (tarifede dilim sayısı 5’e çıkmakta ve 500.000TL üzeri kazançlar için %40 gelir vergisi öngörülmektedir. Türkiye’de halihazırda %15, 20, 27, 35 olan oranlara ilaveten %40 oranı öngörülmektedir) (2019 yılında elde edilen ücret gelirleri için mevcut tarife uygulanacaktır)
  • 500.000TL üzeri gelirler için %40 oranında nihai gelir vergisi oranı uygulanacaktır. Gelir Vergisi sistematiğimizde yer alan 7 gelir unsurundan sadece ücretler için bir miktar kayırmacı maliye politikası korunmuştur. 500.000TL gelir için ücretliler lehine 0.8% vergi avantajı ortaya çıkmaktadır.
  • Bu konuda Plan ve Bütçe Komisyonunda bir değişiklik yapılmamış olup metin redaksiyona tabi tutulmuştur.

Tablo aşağıda yer almaktadır.

Madde metni genel kurulda değişikliğe uğramamıştır.

  • Belli rakamı geçen ücretlilerin gelir vergisi beyan yükümlülüğüne alınması söz konusu olacaktır, (2020 yılı ve sonraki yıllarda elde edilen ve 4. Dilimi aşan ücretler için beyanname verilmesi öngörülmektedir) Türkiye’de beyannameli mükellef sayısı çok az olduğu için bazı vergi indirimlerinden yararlanamayan ücretliler için bu imkân doğmaktadır.
  • Basına yansıyan ilk Teklifte kurumlar vergisi oranlarının azaltılması öngörülmüştü. Aşağıda yer alan düzenleme TBMM’ye sunulan metinde yer almamıştır.
  • (2018-2019-2020 için %22 olarak öngörülen kurumlar vergisinin 2020 için %20 olması ve takip eden yıllarda %18’e düşürülmesi planlanmaktaydı-finansal kuruluşlar %22 ile devam edecekti ve halka açık şirketler için halka açılması sonrası ilk 5 yıl kurumlar vergisinin 2 puan indirimli olarak uygulatılmasına Cumhurbaşkanı tarafından karar verilebilecekti. Bu maddeler Teklifte yer almamaktadır.)
  • 5 milyon TL üzerindeki konutlardan alınacak değerli konut vergisi, (10 milyon TRY’den daha değerli konutlardan %1 oranında bir vergi alınması planlanmaktadır. 5- 7,5 milyon TRY arası vergi oranı binde 3, 7,5-10 milyon TRY arası ise vergi oranı binde 6 olarak öngörülmektedir.)
  •  Teklif edilen metinde yer alan 30 ve 31 nci madde ile Harçlar Kanunu’nda harca esas değerin tespitinde Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün yaptığı veya yaptırdığı değerleme sonucu bulunan değerlerin de esas alınması öngörülmüşken, Genel Kurul’da bu iki madde Kanun metninden çıkarılmıştır.
  • Kambiyo muamelelerinde oranı artan BSMV, (Halen binde 1 olan oranın binde 2 olması düşünülmektedir.)
  •  Telif kazançlarında istisna ve stopaj uygulamasında değişiklik yapılmaktadır. (2020 ve sonraki yıllarda kazanılan belli tutarı aşan gelirler için istisna uygulaması kaldırılmaktadır. Beyanname verilirken tarifenin 4. gelir dilimine bakılacaktır. Bunun altında geliri olanlar için stopaj nihai vergi olurken bu rakamı geçenler ise gelir vergisi beyannamesi vermek zorunda kalacaklardır.) Daha önceden telif kazançlarının tutarına bakılmaksızın tamamı tevkif suretiyle vergilendirilmekteydi.
  •  Döviz getirili menkul kıymetlerden elde edilen gelirlerde stopaj oran farklılaştırması öngörülmektedir.
  •  Kanun yolundan vazgeçme, izaha davet ve uyumlu mükellef indirimi, uzlaşma ve cezada indirim gibi konularda düzenlemeler yapılması öngörülmektedir.
  • Spor yarışmalarını yöneten hakemlere ödenen ücretlerdeki gelir vergisi istisnasının kaldırılması ve bu ücretlerin de artık gelir vergisine tabi olması öngörülmüştü.
  • Plan ve bütçe komisyonunda yapılan değişiklikle amatör spor yarışmalarını yöneten hakemlere ödenen ücretler (basketbol ve voleybol spor dallarının en üst liglerinde görev alanlar hariç) gelir vergisinden istisna olmaya devam edecektir.
  • Genel Kurulda da istisnanın revize edilerek devamına karar verilmiştir.
  •  Personelin günlük ulaşım bedelinin 10 TL’yi aşması halinde, aşan kısım ücret olarak gelir vergisine tabi olacaktır.
  • Sporcuların vergilendirme rejimi 2023 yılı sonuna kadar uzatılmakta, %15 olan en yüksek stopaj oranı %20’ye çıkarılmakta ve 4. gelir dilimini aşan sporculara yıllık gelir vergisi beyannamesi verme yükümlülüğü getirilmektedir.
  • Bu konuda Plan ve Bütçe Komisyonunda 22nci maddeye aşağıdaki fıkra eklenerek, yapılan düzenlemenin mevcut sözleşmeler için uygulanmaması imkânı getirilmiştir.
  • Geçici 72 nci maddenin birinci fıkrasının (a) bendinin (1) numaralı alt bendinde ve ikinci fıkrasında bu maddeyi ihdas eden Kanunla yapılan değişiklik, 1/11/2019 tarihinden önce akdedilerek geçerlilik kazanmış sporcu sözleşmeleri kapsamında yapılan ücret ödemelerine uygulanmaz. Daha önceki sözleşmeler kapsamında yapılan ücret ödemeleri için geçici 72 nci maddenin değişiklik öncesi hükümleri uygulanır. 1/11/2019 tarihinden önceki sözleşmelere ilişkin olarak 1/11/2019 tarihinden sonra yapılan süre uzatımı ve ücreti etkileyen değişiklikler bu kapsamda değildir.”
  • Sporcu ücretlerinden tevkif yoluyla alınan gelir vergisinin belli amaçlarla kullanılmak üzere iade edilmesi mekanizmasının kaldırılması planlanmış ancak Genel Kurul’da revize edilerek kabul edilmesine karar verilmiştir.
  • İlk metinde olmayan sigortacılık, SGK, kamu ihale, kamu finansmanı, seyahat acentaları birliğine ilişkin bazı maddelerin de Kanun Teklifine eklendiği görülmektedir.
  •  GVK’nın 94 ncü maddesine eklenmesi planlanan fıkra değişikliğe uğramış olup karşı tarafa yükletilen vekalet ücretini (icra ve iflas müdürlüklerine yatırılanlar dâhil) ödeyenler tarafından gelir vergisi tevkifatı yapılacağı hüküm altına alınmıştır. Teklif edilen metinde karşı tarafa yükletilen vekalet ücretlerinde (icra ve iflas müdürlüklerine yatırılanlar dahil) ödemekle yükümlü olanlar ve ödemenin avukatın müvekkiline yapılması durumunda ise müvekkil tarafından tevkifat yapılması öngörülmüştü.
  • Ülkemizde şu ana kadar uygulama imkânı olmayan yen bir konaklama vergisi önerilmektedir. (2020’de %1, takip eden yıllarda %2) (Avrupa’da ve çoğu yabancı ülkede olan bir vergi türü olup ciddi gelir kaynağı olarak görülmektedir.)
  • Plan ve Bütçe Komisyonunda bu konuda, değişiklikler yapılarak yukarıda yer alan nispi vergileme yerine maktu vergileme öngörülmüş 12 yaşından küçük çocuklara verilen geceleme hizmetleri istisna kapsamına alınmış ve konaklama vergisinde kamu kurum ve kuruluşlarına ait olup bunlar tarafından işletilen misafirhane ve eğitim tesislerinde verilen geceleme hizmetleri istisna kapsamından çıkarılarak rekabet eşitsizliğinin önüne geçilmiş ve dağ ve yayla evi gibi kırsal turizm tesislerinde verilen geceleme hizmetleri de madde metnine
    eklenmiştir.

  • Ancak Genel Kurulda yapılan düzenlemeler ile ilk teklif edilen vergileme yöntemi olan 2020 yılı için %1 ve takip eden yıllarda %2 nispi vergi alınması kararlaştırılmıştır. Bunun yanında Genel Kurul’da bazı ifade değişiklikleri yapılmıştır.
  • Vergi müfettişlerinin çalışma, performans, gruplar arası geçiş ve sınav başarısına göre ilk atamalarına ilişkin sistematiğin değiştirilmesi planlanmaktadır.
  • Teklifteki bir konu da kiralık araçlara ilişkin alım, kiralama ve buna ilişkin vergiler ve masrafların gerçek kişiler veya şirketler tarafından gider olarak kabul edilmesine sınırlama getirilmesidir. Bu konuda 2020 sonrası için enteresan düzenlemeler bulunmaktadır.
  •  Taşıtlara ilişkin giderlerin indirim kısıtlaması ticari kazanç mükellefleri için 1995 yılında yapılan düzenlemeyle kaldırılmıştı. Öncesinde binek otomobillerin ve şahsi & ailevi ihtiyaçlar için kullanılan taşıtların amortisman ve diğer giderlerinin yarısının indirilmesi mümkündü.
  •  Bu kapsamda olmak üzere, halihazırda zirai kazanç sahiplerinin işletmeye dahil olup aynı zamanda şahsi & ailevi ihtiyaçlar için kullanılan taşıtların giderlerinin yarısı kabul edilmektedir.
  •  Kanun teklifinde bu konuda aylık kiralamalarda 5.500TL kira gideri kısıtlaması, satın alınan binek otomobillerde gider yazılabilecek ÖTV+KDV tutarının 115.000TL ile sınırlandığı ve taşıt masraflarının %70’inin gider kabul edildiği görülmektedir. Söz konusu giderlerin %30’unun kanunen kabul edilmeyen gider olmasından dolayı ödenmiş olan KDV’ler için bir düzeltme ve matraha ilave olup olmaması gerektiği konusu uzun zaman tartışılmaya ve ihtilaf yaratmaya aday bir konu olarak görünmektedir.
  • Son olarak, ÖTV ve KDV hariç maliyetin 135.000TL, vergi dahil veya ikinci el alımlarda 250.000TL’ye kadar binek otomobillerin amortisman tutarı gider yazılabilecektir. Bu kısıtlamalar serbest meslek erbabı için de geçerli olacaktır.

Yasa TBMM’de kanunlaşmış olup Resmî Gazete’de henüz yayımlanıp yürürlüğe girmemiştir.
Konuyla ilgili diğer gelişmeleri de sizlere duyurmaya devam ediyor olacağız.
Saygılarımızla,

Tax-IA Bulletin
Bulletin nr: 2019-38
To : The clients and company web site
From : Independent Advisors / Tax
Date : November, 21th 2019
Subject: 2018 Yılına İlişkin Gelir ve Kurumlar Vergisi İstatistikleri ve Rekortmenleri Açıklandı

2018 vergilendirme dönemine ilişkin Yıllık Gelir Vergisi ve Kurumlar Vergisi beyannamelerinin değerlendirilmesi sonucunda Türkiye genelinde en fazla vergi beyan eden 100 mükellef listeleri açıklandı. Bazı tespit ve yorumlar yapılabilir:

Özetler ile başlayalım;

  • 2018 yılı vergilendirme dönemi gelir vergisi beyanlarında bir önceki yıla (Mart 2017) göre, beyan edilen matrah toplamında %13,67; tahakkuk eden vergi toplamında ise %14,44 oranında artış gerçekleşmiştir. Gelir vergisi rekortmenlerinin önemli bir bölümü menkul sermaye iradı veya benzeri finansal getiri elde eden kişilerden oluşmaktadır. 2018 yılında yüksek enflasyon ve faiz oranları göz önüne alındığında aslında nominal olarak
    bir artış var gibi gözükse de reel olarak enflasyonun altında bir gelir artışı olduğu söylenebilir.
  • 2018 yılı vergilendirme dönemi kurumlar vergisi beyanlarına bakarsak bir önceki yıla (Nisan 2017) göre, beyan edilen matrah toplamında %29,01; tahakkuk eden vergi toplamında % 38,61 oranında artış gerçekleşmiştir. Görüldüğü gibi kurumlar vergisi matrah ve vergi rakamları gelir vergisinin neredeyse iki katı kadar yüksek
    gerçekleşmiştir. 2018 yılında finansman giderlerindeki aşırı yükselmeye rağmen kurumların bu derece karlılık artışı yapabilmesi kur kaynaklı ihracata yönelmeleri ve döviz geliri elde etmeleri ile açıklanabilir.

Kurumlar Vergisi 2018 Detaylar

• Türkiye genelinde 2018 yılı vergilendirme dönemine ilişkin olarak 2019 yılı Nisan ayında 785.656 mükellef tarafından kurumlar vergisi beyannamesi verilmiştir. Geçen yıla göre Kurumlar Vergisi mükellefi sayısı 45.129 artış göstermiştir.

  • İlk 100 mükellefin dağılımına bakarsak en başta İstanbul’u görüyoruz; Sıralama şu
    şekilde oluşuyor:
    • Büyük Mükellefler VDB (48),
    • İstanbul VDB (20),
    • Ankara VDB (19),
    • İzmir VDB (4),
    • Kocaeli VDB (2),
    • Antalya VDB (1),
    • Konya VDB (1),Manisa VDB (1),
    • Hatay VDB (1),
    • Zonguldak VDB (1),
    • Elazığ Defterdarlığı (1)
    • Rize Defterdarlığı (1)
  • Gelir vergisi beyannamelerine benzer bir şekilde başı İstanbul çekiyor. Mükelleflerin sayı olarak %37’inin bulunduğu İstanbul ili toplam kurumlar vergisinin yarısını tek başına sırtlıyor. İlk beş ilde tahakkuk eden Kurumlar Vergisi toplam tahakkukun %87’sini oluşturuyor.

Şekil 1: Kurumlar Vergisi Tahakkuklarının İllere Dağılımı (2018)

  • İlk 100’de yer alıp adının açıklanmasını istemeyen kurum sayısı 27, gerçek kişi rekortmenlerde ise bu sayı 57’dir. Yani gerçek kişiler ile kurumlar arasında bu yönde bir benzeşme bulunmuyor. Gerçek kişiler isimlerinin açıklanması konusunda daha çekingen ve yıllar itibariyle bu durum değişmiyor. Bu konuda sosyololjik tahliller yapılması gerekir. Özellikle Türkiye yatırımcılar açısından cazip bir ülke olmak için insanların vergi rekortmenliğini gururla sergileyebildiği bir konuma ulaşabilmelidir.
  • 2018 yılı vergilendirme dönemi için her bir mükellef kurum ortalama 548 bin 431 TL matrah beyanında bulunmuş ve bu matrah üzerinden ortalama 108 bin 524 TL kurumlar vergisi tahakkuk ettirilmiştir.
  •  En fazla kurumlar vergisi beyan eden mükellef listesine ulaşmak için tıklayınız.
  •  2018 vergilendirme dönemi beyanlarına göre 3 büyük ilimizde yer alan dört Vergi Dairesi Başkanlığının beyanname veren mükellef sayısı, beyan edilen matrah ve tahakkuk eden vergi tutarları ile bunların Türkiye geneli içindeki payları aşağıdaki tabloda belirtilmiştir:
    • Görüldüğü üzere, 3 büyük il dışında yer alan diğer illerin tahakkuk eden kurumlar vergisi içindeki payı 1/5 seviyesindedir.

Gelir Vergisi 2018 Özetleri
Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan 2018 yılı Gelir Vergisi Beyanname Özetleri
ve Rekortmenler listesinde de önemli noktalar ve ülkemize özgü ilginç detaylar var: Buyurun
neler var bakalım:

  • Türkiye genelinde 2018 vergilendirme dönemi yıllık gelir vergisi beyanlarına ilişkin
    olarak 2019 yılı Mart ayında 3 milyon 540 bin 136 mükellef tarafından yıllık gelir vergisi
    beyannamesi verilmiştir.
  • Geçen yıla göre bir miktar artış olduğunu söyleyebiliriz. Toplam nüfusumuzun 80 milyon civarında olduğu düşünülürse, gelir vergisi beyannamesi vermenin bir ayrıcalık olduğu kesin! Ayrıcalık diyebiliriz çünkü bazı giderleri ve indirimleri sadece yıllık gelir vergisi beyannamesi verebilen vatandaşlar kullanabiliyor!
  • Fransa ve ABD gibi ülkelerde neredeyse nüfusa yakın vergi mükellefi sayısı olduğunu görüyoruz. Bu konu vergi bilinci, vergi ahlakı ve demokrasi ve hesap verilebilirlik kültürü açısından çok önemlidir.
  • Yeni kabul edilen 7193 sayılı Vergi Kanunu ile neler değişecek, gerçek kişilerdeki mükellefiyet sayıları nasıl değişecek, önümüzdeki yıl göreceğiz.

 Rekortmen ilk 100 mükellefin illere göre dağılımı ise şöyle;
• İstanbul (85),
• Ankara (3),
• Gaziantep (3),
• Antalya (2),
• İzmir (2),
• Denizli (2),
• Bursa (1),
• Eskişehir (1)
• Hatay (1).

İstanbul Türkiye’de nüfus yoğunluğunun ötesinde zenginlikten pay alıyor, aslan payından da öte diyebiliriz. Bu yıl isminin mahrem kalmasını isteyen rekortmen sayısı rekor kırmışdurumda, 100 kişiden tam 57 tanesi, vergi rekortmeni olduğunun bilinmesini istememiş. Geçen sene bu sayı 100 kişiden 53 kişiydi.

En fazla gelir vergisi beyan eden mükellef listesine ulaşmak için tıklayınız.

  • Türkiye genelinde 2018 vergilendirme dönemi için her bir mükellef ortalama 24 bin 834 TL matrah beyanında bulunmuş ve bu matrah üzerinden ortalama 6 bin 671 TL gelir vergisi tahakkuk ettirilmiştir.
  • 2018 yılı vergilendirme dönemi beyanlarına göre İstanbul, Ankara ve İzmir illerinde; beyanname veren mükellef sayısı, matrah tutarları ve tahakkuk eden gelir vergisi tutarları ile bunların Türkiye geneli içindeki payları aşağıdaki tabloda belirtilmiştir. Görüldüğü üzere 3 büyük ilimiz dışında kalan 78 ilde tahakkuk eden gelir vergisi Türkiye toplamının 1/3’üdür.

Bu duyurumuzla ilgili her türlü soru ve görüşünüz için bize bilgi veriniz. Konuyla ilgili diğer gelişmeleri de sizlere duyurmaya devam ediyor olacağız.

Saygılarımızla,

Tax-IA Bulletin
Bulletin nr: 2019-37
To : The clients and company web site
From : Independent Advisors / Tax
Date : November, 20th 2019
Subject: Hak Sahibi İsmine Açılmaksızın Toplu Olarak Tutulan Hesaplar İçin Tevkifat Sorumluluğu ve
Maliyet Bildirimi

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun geçici 67nci maddesi 31.12.2020 tarihine kadar uygulanmak üzere bazı menkul kıymet ve sermaye piyasası araçlarından elde edilen gelirlerin vergilendirilmesine ilişkin esasların belirlendiği temel maddedir. Bu maddenin 18 numaralı fıkrasına göre bu madde hükümlerinin uygulanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemeye, vergiye tabi işlemlere taraf veya aracı olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutmaya Maliye Bakanlığı yetkilidir.

Bu yetkiye istinaden Hazine ve Maliye Bakanlığı 20 Kasım 2019 tarih ve 30954 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 308 seri numaralı Gelir Vergisi Genel Tebliği ile hak sahibi ismine açılmaksızın toplu olarak tutulan hesaplardan çıkan sermaye piyasası araçlarında maliyet bildirimi ve bu şekilde tutulan hesaplar için tevkifat sorumluluğu konusunda düzenlemeler yapmıştır

Buna göre;

  • Hak sahibi ismine açılmaksızın toplu olarak tutulan hesaplardan çıkan sermaye piyasası
    araçlarında maliyet bildirimi
  • Kaydileştirilen Sermaye Piyasası Araçlarına İlişkin Kayıtların Tutulmasının Usul ve Esasları Hakkında Tebliğ1 (II-13.1)’in (SPK Tebliği) 12/A maddesi uyarınca açılan toplu hesaplarda izlenen sermaye piyasası araçlarının müşterinin talimatına istinaden hesap dışındaki hak sahibi bazında tutulan başka bir hesaba virman yapılması durumunda, menkul kıymet alıcısı müşterinin yazılı olarak bildirdiği fiyat, söz konusu menkul kıymetlerin alış bedeli kabul edilecektir.
  • Söz konusu bedel, menkul kıymetin virman veya satışının gerçekleştiği günden önceki günde oluşan ağırlıklı ortalama fiyatının %10 altında/üzerinde oluşabilecektir.
  • Bildirilen bedelin %10’luk marjı aştığı veya müşterilerin herhangi bir fiyat bildirmediği durumlarda söz konusu menkul kıymetin başka bir hesaba virmanının gerçekleştiği
    günden önceki günde oluşan ağırlıklı ortalama fiyatı esas alınacaktır.
  • Ağırlıklı ortalama fiyat bilgisinin tespitinde virman gününden bir önceki günde Devlet tahvili ve hazine bonoları için TCMB tarafından açıklanan fiyatların dikkate alınması
    gerekmektedir.
  • Hak sahibi ismine açılmaksızın toplu olarak tutulan hesaplar için tevkifat sorumluluğu
1- Kaydi sermaye piyasası araçları ve bunlara ilişkin haklarla ilgili kayıtlar, Merkezi Kayıt Kuruluşu (MKK) tarafından oluşturulan elektronik ortamda MKK üyelerince tutulur. Hesapların açılması ve hesaplarda kayıt ve değişiklik yapılması usul ve esasları MKK tarafından belirlenecek elektronik işlem yöntemleriyle üyeler tarafından hak sahiplerinin talimatlarına uygun şekilde MKK kayıtlarında değişiklik yapılması sureti ile gerçekleştirilir.
  • SPK Tebliği’nin 12/A maddesinde yabancı merkezi saklama kuruluşu hesabı; hak sahibi ismine açılmaksızın toplu olarak tutulan, yurt dışında kurulmuş ve yetkilendirilmiş, yabancı hukuka tabi olan yabancı merkezi saklama kuruluşları tarafından, münhasıran yurt dışında yerleşik hak sahiplerine ait sermaye piyasası araçlarının izlendiği hesap şeklinde tanımlanmıştır.
  • SPK Tebliği’ne göre yatırımcı hesabı, hak sahibi adına açılmış, nama veya hamiline yazılı olmalarına bakılmaksızın kaydi sermaye piyasası araçlarının izlendiği hesaptır. DİBS’ler dahil, yatırımcılara ait kaydi sermaye piyasası araçları yatırımcı hesaplarında izlenir. Bununla birlikte, Kurul tarafından her bir sermaye piyasası aracının ve/veya bu aracın konu edildiği işlemin niteliğine göre toplu olarak izleme kararı da verilebilir.
  •  SPK Tebliği’nin 12/A maddesinin yedinci fıkrasında ise genel saklama yetkisi bulunan yatırım kuruluşları tarafından sunulan saklama hizmetinin mezkûr maddede yabancı merkezi saklama kuruluşları için belirlenmiş esaslara tabi olarak verebileceği ifade edilmiştir.
  • Sermaye Piyasası Kurulunun 20/6/2019 tarihli ve 831 sayılı İlke Kararı uyarınca Merkezi Kayıt Kuruluşu nezdinde açılacak toplu hesaplarda yalnızca 13/6/2006 tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 2 nci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen ve sermaye şirketi olarak değerlendirilen “yabancı kurumlar ile yabancı fonlar”ın sahip olduğu devlet iç borçlanma senetlerini tutulabilecekleri belirtilmiştir.
  • Yabancı merkezi saklama kuruluşu bünyesinde açılan hesaplarda sermaye piyasası araçlarının hak sahibi ismine açılmaksızın toplu olarak tutulması ve bu hesaplarda toplu olarak izlenen sermaye piyasası araçlarına Sermaye Piyasası Kurulu Kararı uyarınca yalnızca 5520 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen ve sermaye şirketi olarak değerlendirilen “yabancı kurumlar ile yabancı fonlar”ın sahip olabilmesi
    nedeniyle, yabancı merkezi saklama kuruluşları ve genel saklama yetkisi bulunan yatırım kuruluşlarının yabancı merkezi saklama kuruluşları için belirlenmiş esaslara göre verdikleri saklama hizmetleri nedeniyle 193 sayılı Kanunun geçici 67 nci maddesi kapsamında tevkifat ve bildirim sorumlulukları bulunmamaktadır.

Bu duyurumuzla ilgili her türlü soru ve görüşünüz için bize bilgi veriniz.

Konuyla ilgili diğer gelişmeleri de sizlere duyurmaya devam ediyor olacağız.
Saygılarımızla,

Tax-IA Bulletin
Bulletin nr: 2019-36
To : The clients and company web site
From : Independent Advisors / ArGe & İnovasyon
Date : November, 14th 2019
Subject: Hamle Programının Ön Başvuru Tarihi Uzatılmıştır

Türkiye’de katma değerli ürünlerin üretiminin artırılması amacı doğrultusunda Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından yayınlanan Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı Makine Sektörü Çağrısı için ön başvuru bitiş tarihi 6 Aralık 2019 tarihine kadar uzatılmıştır. Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı, Bakanlık ve bağlı/ilgili kuruluşları tarafından sağlanan destek ve teşviklerin tek pencereden yönetilerek orta-yüksek ve yüksek teknoloji seviyeli sektörlere yoğunlaştırılmasına yönelik özel bir programdır.
Program Hakkında;

  • Makine sektörü çağrısı kapsamında öncelikli ürün listesinde yer alan başlıklar için Ar-Ge ve/veya yatırım projesi sunulması beklenmektedir.
  • Çağrı kapsamında sadece Türkiye’de yerleşik sermaye şirketleri başvuruda bulunabilecek olup, ortaklı başvuru yapma imkânı bulunmamaktadır.
  •  Başvurusu yapılan yatırım projelerinin toplam proje büyüklüğü 10 Milyon TL’nin üzerinde olmalıdır.
  • Projelerin Ar-Ge kısmı için öngörülen tamamlama süresi ek süreler (süre uzatımı) dâhil 36 aydan fazla olmamalıdır.

Öncelikli Ürün Listesi için; https://hamle.gov.tr/Home/UrunListesi

Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı hakkında detaylı bilgi için bizimle iletişime geçebilirsiniz.
Saygılarımızla,